24 Şubat 2009 Salı

Bursa çarşısı (Evliya çelebi)

Bursa'nın Büyük Çarşısı

Bütünü 9000 dükkândır (Evliya Çelebi'nin Bursa için verdiği 23.000 evi doğru diye kabul etsek bile yine 9000 dükkân çok fazladır. Bu herhalde 900 olacaktır).
Kale gibi dört demir kapılı büyük bir kapalı çarşısı vardır. 300 dükkândır. Her birinde Mısır hazinelerine malik tüccarlar vardır.
O kadar değerli, mücevherli kap kaçakları ve hediyelikleri vardır ki dillerle anlatılamaz.
Kapalı Çarşı 'nın dört çevresindeki Kuyumcular Çarşısı bir büyük yolun dört tarafına yayılmış kagir binalardır.
Gazazlar Çarşısı,
Kavukçular Çarşısı,
Takkeciler Çarşısı,
iplikçiler Çarşısı,
Bezzazlar,
Hallaçlar Çarşıları
gayet süslü olup sahipleri iyi ahlâklı çelebilerdir.
Fakat Baharat (Metinde "Ham hâlât" yazılmıştır. Ham halde satılan maddeler mânâsında ozanına ait bir terim değilse imlâ yanlışı olup doğrusunun baharat olması gerekir.) Çarşısı,
hele gelincik gibi güzel Gelincik Çarşısı ayrıca bir büyük yolun iki tarafında olup öd, amber, misk, gülsuyu satılan güzel kokulu bir çarşıdır. İçinden geçen adam keyfinden çıkmak istemez. İşte bu 10 tane esnaf dükkânları Kapalı Çarşı'nın dört çevresini sarar.
Kurşun örtülü kemerlerdir. Bazı yerlerinde demir pencereleri var. Her köşe başında bir çeşmesi bulunur.
Bundan başka daha 100 yerde tertiple yapılmış pazarlar vardır. Seyyahların rivayetine göre bunlara denk güzel bir bina başka bir diyarda görülmemiştir.
Bursa'nın bu çarşıları İstanbul'da bile yoktur. Fakat Haleb'in çarşılarıyla Edirne'nin Ali Paşa Çarşısı bunlara denk olabilir.


Saraçhanesi süslüdür. Uzun Çarşı'sı gayet mamur ve müzeyyen olup orada her türlü esnaf vardır. Pirinç Hanı yakınındaki Kebapçılar Çarşısı da ihtişamlıdır.
Zevk sahiplerine malûm olsun ki Bursa'nın yiyecek, içecek satıcılarının hepsi Müslüman'dır. Bakkallar Çarşısı temizdir. Hoşafçıları bu diyara mahsustur. Kayağan Pazarı'ndaki yemiş, pazarcıları dükkânlarını meyve dallarıyla süslerler. İpekçiler başka bir çarşıdır.
75 kadar kahvehanesi vardır. Çalgıcılarla okuyucular günde üç defa Hüseyin Baykara fasılları derler. Her kahvede gazel okuyanlar vardır ki insanı mest eder.
Meddahlarının başı "Kurban Alîsi Hamza" adında bulunmaz birisiydi. Meddah Şerif Çelebi, Firdevsî'nin Şehnamesi'ni okuyunca Cennet melekleri» hayran ederdi. Kıssahân (Kahvelerde ve toplantılarda daha ziyade dini ve efsanevi hikâyeler anlatan adam) Harşene Mahmud, Kara Flruz, Tireli Ali Beğ "Ebâ Müslim Teberdâri" okumada sanki Siyeri Veysî sahibi idiler.
Kahvelerinin en büyüğü Ulu Cami dibindeki Emir Kahvesi'dir. ileri gelenlerin ocağı, süslü, bezekli bir kahve olup cihanın bayıldığı rakkasları vardır.
Kahve Ulu Cami dibinde olduğundan müezzin "Hayy ale'sselât" diyince kahvede kimse kalmaz; Hep camiye giderler.
Bursa halkı namazını bırakmaz. Kahveleri birer irfan mektebidir. Şerefyâr Kahvesi, Serdar Kahvesi, Cin Müezzin Kahvesi meşhurlarıdır.
90 yerde meşhur bozahaneleri vardır. Bursa ileri gelenlerince bozahaneye girmek ayıp değildir. Çünkü kahvehaneler gibi bunlarda da okuyanlar ve çalanlar vardır. Daha birçok eğlence yerleri varsa da biz özetledik.

İki yerde Tahtakalesi vardır. Bursa şehrinin umumî yolları çakmak taşlan ile döşenmiştir. Kaldırımları muntazamdır. Tanrı korusun, anayolda ayağı kayan at tepetaklak olur. Gayet cilâlı taşlardır. Yüzlerce yıldan beri bir taşı üstünde gedik olmamıştır.

Irgandı Köprüsü:

Bursa'nın bir çarşısı da Gök Dere'deki Irgandı Köprüsü üzerindedir ki sağlı sollu 200 kadar dükkândır. Hücrelerinin pencereleri, altlarından geçen Gök Dere'ye bakar. Bu köprü dükkânlarının üzeri bütün tonoz kemerlerle yapılmış olup kurşunla kaplıdır. Bu köprünün iki başında kale kapıları gibi demir kapılar üzerinde mazgal delikleri vardır. Kapılar kapanırsa başka bir yerden girmek mümkün değildir.
Köprünün bir tarafı boştur. Han gibi misafirhane olup at bağlanır. Anadolu'da, Arabistan'da ve Acemistan'da bir gözlü, meşhur, göğe yükselmiş büyük köprülerin biri de budur.
Irgandı Köprüsü'nün yapılmasının sebebi: Türkçede "ırgandı", "sallandı" manasınadır. 729 yılında (Bu tarih herhalde istinsah yanlışı olacaktır. Çünkü biraz yukarda Evliya Çelebi 726 da fetholunduğunu yazmıştı ki doğrusu da budur) Orhan Gazi, Bursa'yı fethetmiştir, O sırada Tanrı uğruna savaşan yiğitlerden biri hamama giderken bu köprü' yerinde "çıkayım mı, geleyim mi" gibi bir ses işitir. Gazi hemen kılıç çekip "çık bakalım, ne yapabilirsin" diyerek sesin geldiği yere bir kılıç vurunca, vurduğu yerden gürleyip büyük bir hazine meydana çıkarak yer ırgalanıp sallanır, sarsılır. Gazi hayrette kalarak şaşırır, iki yanına bakarak ne görse iyi? Derenin içi Kıdafa (Bu isim Evliya Çelebi'nin biraz yukarda bahsettiği İzmir Kıraliçesi "Fidka" ile aynı ad olacak. Eski harflerle yazılışı birbirine benzeyen bu kelimelerden hangisinin Evliya Çelebi tarafından yazıldığı belli değildir) sikkeli altınlarla dolu. Hemen koşarak Orhan Gazi'ye başından geçenleri anlatır. O da: "Ne hayır ettin? Allah sana kısmet etmiş. Git Bursa'da hayrata sarfet" diye emreder. Savaşçı, bütün malı evine taşıyarak onda birini Devlet Hazinesi'ne verdikten sonra kalanı ile büyük bir köprü yaptırır, işte Irgandı Köprüsü denmesinin sebebi budur.

Bursa'nın içinde ve dışında küçük, büyük 40 kadar köprü vardır.
Çarşılarında, dükkânlar üzerinde üzüm asmaları olup salkım salkım üzüm avizeleriyle süslüdür. Baştanbaşa asmalarla bezenmiş pazarlardır.
Bazı meydancıklarda çınar ve salkım söğütlerle süslü sokakları vardır. Bu şehir öyle Cennet bağı gibi bahçeli bir şehirdir ki "47.000 kadar bağ, bahçe, bostan, gülistanı vardır" diye yazılmıştır (Bu söz muhtemelen resmî tahrir kayıtlarından çıkarılmıştır).
Aşağı şehrin her evinde birer ağaçlı bahçe bulunduğu gibi her birinde de mutlaka havuz ve şadırvan vardır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder