24 Şubat 2009 Salı

BURSA




Bursa, 2000 ve 2007 resmi nüfus sayımına göre Türkiye’nin 4. büyük ili ve 4. büyükşehir nüfusuna sahip şehridir. Marmara Bölgesi’nin Güney Marmara bölümünde yer almaktadır. Ekonomik açıdan Türkiye’nin en gelişmiş illerinden biri olan Bursa, tarihî ve doğal zenginlikleriyle de önem taşır. Ayrıca Türkiye’nin en önemli sanayi kentlerinden biridir. Yüzölçümü 10.891 km2 olan Bursa ili kuzeyde Marmara Denizi ve Yalova ili, kuzeydoğuda Kocaeli ve Sakarya, doğuda Bilecik, güneyde Kütahya ve Balıkesir illeri, batıda yine Balıkesir iliyle çevrilidir.


Tarih boyunca, Osmanlı’nın bölgeye getirdiği Türkmenler, daha sonra da gerek Balkanlar, gerekse de Kafkaslar’dan yapılan göçlerle Pomak, Boşnak, Arnavut, Rumeli Türkleri, Çerkezler, Dağıstanlı Lezgiler, Avarlar, Dargiler, Abazalar, Tatarlar vb. etnik gruplar Bursa’ya yerleşmişlerdir. İl genelinde tarihin derinliklerinden beri yerleşik halkı Manavlar azınlıkta kalmış ve gelen göçlerle kültürel doku tamamen değişikliğe uğramıştır. Günümüzde daha çok köylerde bulunan manavlar, manav olduklarını ifade ederler.


Bursa’nın Tarihi




Yapılan araştırmalar Bursa yöresinin M.Ö. 4000′lerden beri çeşitli yerleşimlere sahne olduğunu göstermektedir.

Bu topraklara M.Ö. 13. yüzyıldan sonra Bitinler ve Misler yerleşti.

İlk çağda Bitinya ve Misya’nın komşu olduğu bir alanda yer alan yöre M.Ö. 7. yüzyılda Lidya’nın, M.Ö. 546′da da Perslerin egemenliğine girdi.

M.Ö. 334′e kadar süren Pers egemenliği boyunca Bitinyalılar kendi yöneticilerini seçme hakkına sahipti. M.Ö. 328′de Bitinya Krallığı kuruldu. Kral Zipoetes döneminde gelişen krallık, oğlu I. Nikomedes zamanında en güçlü haline ulaştı. M.Ö. 230-182 arasında Bitinya kralı olan I. Prusias Bursa kentinin kurucusu olarak kabul edilir. Bursa adının da kentin o zamanki adı Prusa’dan kaynaklandığı sanılmaktadır.

M.Ö. 74′te Roma’ya bağlanan Bitinya’nın başkenti Prusa’dan Nikomedeia’ya (İzmit) taşındı.

M.S. 395 yılında Roma İmparatorluğu’nun ikiye bölünmesinden sonra Bizans yönetiminde kalan Bursa, imparatorluğun Doğu Eyaleti’ne bağlı beş diyosezden Asya Diyosezi sınırları içindeydi.

M.S. 555′lerde bölgede ipek üretimine başlanmış ve doğal sıcak suları nedeniyle küçük bir kaplıca kenti kurulmuştur.

Kent özellikle 11. yüzyılda Selçukluların saldırısına uğradıysa da 14. yüzyıla değin Bizans yönetimi altında kaldı.


Uzun çatışmalardan sonra 1326′da Orhan Bey Bursa’yı alarak Osmanlıların başkenti yaptı.

Bursa’nın fethi(1326 yılında) ile kurulan Bursa Mehterhanesi 1826 yılında Yeniçeriliğin kaldırılışıyla beraber kapatılmıştır.

Bursa 1365′te Edirne’nin başkent yapılmasına kadar bu durumunu korudu. Bursa, İstanbul’un fethine kadar Osmanlıların en önemli merkeziydi.

Bursa yöresi 1900′lerin başında Hüdavendigâr Vilayeti’nin sınırları içindeydi. Kentin belediyesi 1877′de kuruldu.

Kurtuluş Savaşı yıllarında çeşitli yörelerinde ayaklanmalar çıkan Bursa, 8 Temmuz 1920′de Yunanlılarca işgal edildi; 11 Eylül 1922′de işgalden kurtuldu.


Enlem/Boylam: 28° / 30° enlem ve 40° boylam

Büyüklük: 10.891 (km²)Nüfus: 2.439.876

Saat dilimi: +2 (GMT +/-)
Türkiye Telefon Kodu: 90
Bursa Alan Kodu: 224


Bursa İlimiz Hakkında Geniş Bilgiler (1)


Bursa ve çevresi, çok eski yıllardan bu yana büyük kültürlerin beşiği olmuştur. Bulunduğu alan ve Asya ile Avrupa arasındaki bir bölgede olması nedeniyle hem Asya, hem de Avrupa kültüründen etkilenen Bursa'da Hitit, Lidya, Frigya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürleri izler bırakmıştır

Tarih içinde, Bithynia ve Mysia bölgeleri içinde kalan kentin çevresinde Nikaia / Nicea (İznik), Cius / Kius (Gemlik), Apameia (Mudanya), Apollonia (Gölyazı), Miletapolis (Mustafakemalpaşa), Kalchedon (Kadıköy), Nicomedia (İzmit), Antiocheia (Yalova) şehirleri yer almaktaydı.
Antik yazar Strabon; Bithynia sınırlarının doğuda Sangarios (Sakarya) nehri boyunca, kuzeyde Byzantion (İstanbul) ve Kalchedon (Kadıköy), batıda Parapontis (Marmara denizi), güneyde Mysia ve Hellepontus Phrygiri'ası ile sınırlandığını belirtmektedir.
Bursa'nın tarihi geçmişi Neolitik (M.Ö. 8000-5000-Cilalı Taş Devri), Kalkolitik (M.Ö. 5500-3000-Bakır-Taş Devri) dönemlere kadar inmektedir. İznik gölü çevresinde Tepecik, Söğücek ve Mekece yörelerinde Neolitik, Sölöz'de Kalkolitik Çağa, Orhangazi, Ilıpınar'da Neolitik ve Kalkolitik Çağlara, İnegöl şehir merkezinde "İnegöl Höyüğünde" Troia I-Tunç Çağı (M.Ö. 3000-2500) ile Çağdaş yerleşimlere rastlanılmıştır.
İznik, İnegöl ve Yenişehir ovalarında yapılan yüzey araştırmalarında ise tarihinin Eski Tunç çağına kadar indiği tespit edilmiştir.
M.Ö. 1700-1200 tarihleri arasında Anadolu'da Hitit hakimiyeti görülür. M.Ö.1200'lerde Trakya üzerinden Anadolu'ya gelen göçler neticesinde yıkılan Hitit imparatorluğu M.Ö. 9-6. Yüzyılları arasında Anadolu'nun Güney ve Güneydoğu bölgelerinde çeşitli Geç Hitit Beylikleri adı altında yaşamlarını sürdürmüşlerdir.

Hitit'lerin Bithynia ve Mysia bölgelerine kadar yayıldıkları düşünülmektedir. Hitit devletinin yıkılması ile Batı Anadolu'da Frig (M.Ö. 750-546/300) hakimiyeti görülür. Aynı tarihlerde Doğu Anadolu bölgesinde maden ticaretini elinde tutan Urartu'lar yaşamaktaydı.


Trakya üzerinden Anadolu'ya giren Frigler önce Marmara denizinin güney ve güney doğusunda yerleşmişlerdir. Bursa ve çevresinin de Frigler tarafından iskan edildiği varsayılmaktadır. Frigler, Trakya üzerinden gelen yoğun göç dalgaları sonucu Orta Anadolu'ya kayarak Gordion'u başkent yaparlar.
Batı Anadolu'da ise Lidya (M.Ö. 700-300) uygarlığı varlığını sürdürmekteydi. Lidya krallığını yıkan Persler (M.Ö. 545-333), bütün Anadolu'ya yayılarak Bursa ve çevresine de hakim olurlar. Bu dönemde Daskyleion (Bandırma-Ergili)'da Pers Satraplığı bulunmaktaydı.

Persler'in Anadolu'daki ikiyüzyıllık hakimiyeti Büyük İskender'in M.Ö. 333'de Pers kralı Darius'u yenmesine kadar devam etmiştir. Persler'in baskısı Batı Anadolu şehirlerinin ayaklanmasına neden olmuştur. Bu ayaklanma içinde Bithynia bölgesi şehirleri de yer almaktaydı.

Bithynia bölgesi halkı M.Ö. VII yüzyılda Trakya'dan göç eden Bityn ve Tyni kavimlerinin bu bölgeye yerleşmesi ile meydana gelmiştir. Bithynia bölgesi kral I. Nikomedes (M.Ö. 279-250) zamanında en saygın krallık haline gelmiştir. Krallık IV. Nikomedes döneminde M.Ö. 74 tarihinde Roma imparatorluğuna bağlanmıştır.
Bursa ve civarı önceleri Bithynia olarak anılmaktaydı. Bithynia'nın en eski halkı Bebryk, Migdones ve Mariandini'lerdi. Avrupa'dan gelen Bithyn'ler adlarını tarihten sildikleri Bebryk'lerin yerine yerleşmişlerdir. Bugün Anadolu' nun en eski halkının M.Ö. VII yüzyılda göç eden Bithynia'lılar olduğu kabul görmüştür. Sonra da Mysia'lılar gelmiştir.
Adını Bithynia kralı 1. Prusias'dan alan Bursa ve çevresi çok eski çağlardan beri yerleşimlere sahne olmuştur. 1942 yılında Alman Arkeologlarca İnegöl höyüğünde gerçekleştirilen kazılarda höyüğün; en alt tabakalarındaki buluntuların Troya I, daha üst tabakalarındaki buluntuların ise Bozüyük ve Demircihöyük ile çağdaş olabileceği ortaya çıkmıştır.


1948'de İznik gölünün kuzeyinde yapılan yüzey araştırmalarında taş devirlerinde kurulduğu anlaşılan bazı höyükler saptanmıştır. 1955'de yapılan bir başka araştırmada pretohistorik (yazılı tarih öncesine geçiş dönemi) kalkolitik (bakır-taş çağı) buluntularına rastlanmıştır. Aynı yörede son kalkolitik ve erken Tunç Çağı'nın preklasik Lydia çanak çömlekleri elde edilmiştir.
Orhangazi ilçesi yakınlarındaki Ilıpınar höyüğünde 1986 yılından bu yana yapılan kazı çalışmalarında üst üste altı-yedi yerleşim alanı saptanırken, bu höyüğün yakınlarındaki Hacılartepe höyüğünün taş devrinden kalma bir yerleşim alanı olduğu belirlenmiştir. M.Ö. V. Yüzyılda yazılan Herodot tarihinde Kius/Gemlik, Bursa ve çevresinde var olan ve Argonotların kolonisi olan tek kenttir.

Kius/Gemlik'in kuruluşu M.Ö. XII yüzyıla kadar çıkar. Apemea/Mudanya kentinin ise M.Ö. X. yüzyılda kurulduğu sanılmaktadır. Uluabat gölü üzerindeki Apollonia/Gölyazı yerleşiminin de M.Ö. VI. yüzyıldan önce kurulduğu sanılmaktadır.
Krezus/Kroisos (M.Ö. 561-546) tarafından Lidyalıların egemenliğine sokulan Bursa bölgesi daha sonra bir süre Pers/İran egemenliğine girmiş ve bu savaşlar sırasında tahrip olmuştur. Kadıköy' de kurulan Chalchedon Cumhuriyeti, Bursa ve civarını saldırılarla tahrip etmiştir.
Dedaldes, İranlılara karşı savaşarak bir bakıma bağımsız bir Bithynia Devleti kurmuştur. Dedaldes'in oğlu Boritas ve onun oğlu Bas/Byas (M.Ö. 378-328) Bithynia krallığının ilk kralı sayılmaktadır.
M.Ö. III. Yüzyılda Mudanya'da Myrleia/Apameia kenti, M.Ö. II. Yüzyılda Mustafakemalpaşa yakınlarındaki Melde tepesinde antik Miletopolis kenti, 356 yılında Orhangazi'de Basilinopolis kenti kurulmuştur. Tüm bu antik kentlerin dışında, İznik gölünün güneyinde bugünkü Sölöz köyünde Pythopolis, Yenişehir' de Otroia, Orhaneli' de Adriani, Karacabey' de Kremastis, Eşkel'de Dasklium, Çekirge' de Plai, Kurşunlu'da Brillos gibi ikinci derece önemde olan yerleşimler de vardır.
Bölgenin bir diğer önemli kenti de Nicea/İznik' tir. M.Ö. V. Yüzyıldan önce kurulan ve Helikore adını taşıyan İznik, M.Ö. 316 yılın da işgal edilip Yunan kolonisi olmuştur.

M.Ö. I. yüzyılda yaşayan Strabon'un ünlü coğrafyasında Bursa kenti ile ilgili en eski bilgi şu şekilde yer alır; "Prusa, 'Mysia Olympos'u eteklerinde kurulmuş ve iyi yönetilen bir kenttir. Frigyalılar ve Mysialılar ile sınır komşusu olan bu kent, Kroisos'a karşı savaşan Prusias tarafından kurulmuştur".

V.yüzyılda yaşamış Yunan coğrafyacısı Bizantion'lu Etien'e göre de Bursa; Cyrus ile çağdaşı olan kral Prusias döneminde kurulmuştur. Bursa, Bithynia kralı I. Prusias (M.Ö. 232-192) döneminde kent statüsüne yükseltilip çevresi surlarla çevrilmiştir.

Roma ile yaptığı savaşı kaybeden Kartaca Kralı Hannibal, askerleriyle birlikte sığındığı I. Prusias tarafından büyük itibar görmüş ve krala minnettarlığının belirtisi olarak M.Ö. 185' de Bursa kentini kurmuş, bu nedenle de kente Prusa adı verilmiştir. Bursa'nın kuruluşuyla ilgili bu en eski bilgi M.Ö. II.-III. yüzyılda yaşamış Plinius'a aittir.

Ancak, yöreye ait kesin bilgiler M.Ö. 700'lere dayanmaktadır. Homeros bölgeden Mysia olarak söz etmektedir. Günümüzde ise Bursa yöresinde Mysia yerleşmelerini anımsatan iki yerleşim bulunmaktadır: Misi (Gümüştepe) ve Misebolu (Aydınpınar).
Prusia adı zamanla Prusa, sonra da Bursa'ya dönüşmüştür. Bithynia Krallığı ile Bergama Krallığı arasındaki savaşlar neticesinde zayıflayan Krallık, M.Ö. 74'te Roma İmparatorluğu tarafından gönderilen Proconsul'lerce (Eyalet Valisi) yönetilen bir Asya Eyaleti haline gelmiştir.
Bursa M.S. 385–1326 yılları arasında ise Bizans dönemini yaşamıştır. M.S. 555'lerde bölgede ipek üretimine başlanmış ve doğal sıcak suları nedeniyle küçük bir kaplıca kenti kurulmuştur.
PRUSA'DAN BURSA'YA
Türkler bölgeye ilk kez 1071 yılından sonra gelmişlerdir. İznik 1081–1097 yıllarında Anadolu Selçuklu Devletinin başkentliğini yapmıştır. 1097 yılındaki haçlı savaşları sonucunda İznik haçlıların eline geçti. 1204 yılında Theodor Laskaris' in kurduğu İznik Bizans İmparatorluğu 1261 yılına kadar varlığını sürdürdü.

Prusa (Bursa) 1204–1261 yılları arasında Nicaea'ya (İznik) bağlı, genelde kale içinde kalmış ve fazla büyüyememiştir. XII. Yüzyılda Bizanslıların Bursa ve civarına çok sayıda Sırp ve Bulgar'ı iskân ettiği bilinmektedir.
Selçuk İmparatorluğu'nun zayıflayıp dağılmaya başlamasıyla kurulan Anadolu Beylikleri içinde zamanla gelişen Osmanlı Beyliği çevredeki Tekfurların topraklarını alarak güçlenmiştir. Osmanlılar Bursa'ya geldiklerinde, Bursa ve çevresinde çok değişik etnik gruplardan Ortodoks Hıristiyanları bulmuştu.
Bursa 1307 yılında Osman Bey tarafından kuşatılmış, uzun süren kuşatmadan sonra 6 Nisan 1326'da Osman Bey'in oğlu Orhan Bey'in kenti teslim alması ile Bizans devri kapanmış, Osmanlı devri başlamıştır.
OSMANLI DÖNEMİ VE İLKLER ŞEHRİ BURSA
Osmanlılar Bursa'yı aldıklarında kent sadece hisar içinden ibarettir. Fetih sırasında
uzun süren kuşatmalar esnasında Bursa çevresinde mahalleler kurulmuş, Orhan Gazi, adına bir külliye yaptırmıştır. Surlar dışında mevcut yerleşmeye yakın, hâkim noktalarda cami, hamam, imarethane, darüşşifa, medrese gibi kamu yapıları inşa edilerek bu külliyelerin çevrelerinde konut alanları yaratılmış ve böylece bir yerleşme geleneği başlamıştır.
Bursa'da yapılan anıtlar içinde en büyük payı cami ve mescitler oluşturur. II. Murat da dahil olmak üzere ilk Osmanlı Sultanlarının eserlerinin büyük çoğunluğu Bursa'da yapılmıştır. Bu nedenle Osmanlıların ilk devirlerine özgü mescit ve cami yapımı Bursa'da gelişmiştir. Kanatlı veya "Ters T" planlı camiler olarak adlandırılan bu yapılar, adeta Bursa ile özdeşleşmiştir.
Orhan Gazi'nin şehrin doğusuna yaptırdığı külliyeye karşın Sultan I. Murat, Çekirge'de yaptırdığı külliye ile şehrin batıya gelişimini hedeflemiştir. Kentin ana merkezini Ulucami ve Kapalıçarşı belirler. Bu bölgenin özelliği günümüze kadar değişmeden gelmiştir. Bursa'daki mescit ve camiler, sadece ibadet için değil, mahallenin birer meclis binası olarak da kullanılmıştır. Yeşil caminin XIV. yüzyılda hükümet binası olarak kullanıldığı bilinmektedir.
Osmanlı İmparatorluğunun ilk 200 yıllık döneminde diğer kentlere göre Bursa, büyük gelişmeler göstermiş, bir çok mimari yapı ile süslenmiş, devrinin tanınmış medreseleri ile bilim aleminin merkezi olmuş, canlı bir ticaret şehridir.

Osman Gazi zamanında 11, Orhan Gazi zamanında 130, l. Murad döneminde 66 ve Yıldırım Bayezid döneminde 111 anıt yapı yapılmıştır. Yapılan bu anıtların da 140'ı cami veya mescit, 30'u medrese, 7'si okul, 5'i han, 2' si kervansaray, 45'i hamam, 27' si türbe, 3'ü köprü, 5'i kale, 17'si imaret, 6'sı saray, 24'ü zaviyedir. Bu dönemdeki anıtların çok büyük bölümü de Bursa ve ilçelerinde yapılmıştır ve büyük çoğunluğu dinsel yapıtlardır.

1390 yılında Yıldırım Beyazit tarafından yaptırılan ve Osmanlı Devletinin ilk hastanesi olarak kabul edilen Yıldırım Darüşşifası, 1399 yılında Yıldırım Bayezid tarafından yaptırılan, Evliya Çelebi'ye göre Bursa'nın Ayasofya'sı olan 20 kubbeli Ulu Cami, 1421 yılında Çelebi Sultan Mehmet tarafından yaptırılan ve Bursa'nın en değerli anıtsal yapısı olan Yeşil Türbe, 1425 yılında Sultan II. Murat tarafından yaptırılan "Bursa kemerli" ve "Ters T" planlı Muradiye Camii, XV. yüzyılın başında Yıldırım Bayezid'in kızı ve Emir sultan' ın eşi Hundi Fatma Hatun tarafından yaptırılan, Bursa camileri içerisinde en geniş ve en güzel avlusu olan Emir sultan Camii, Bursa'nın mekânsal gelişimini etkileyen ve geçmişi günümüze taşıyan sanat eserleridir.
1900'lü yıllarda Bursa'da 253 türbe belirlenirken; bugün 45'i türbe, 19'u yapısız toplam 64 kadar türbe ayakta kalabilmiştir. Bursa tarih boyunca önemli bir ticaret kenti idi. Han ve bedestenler birer ticaret merkezi görevi üstlenirlerdi. Çin'in, Orta Asya' nın ve İran'ın ham ipeğini, baharatını, cam ve porselenlerini, sanatını batıya taşıyan kervanlar, hanlar bölgesinde konaklayıp, mal bırakır ve Bursa ipeklisini yükleyerek dönerlerdi.
Floransa, Venedik ve Lofça ile birlikte dünyadaki 4 çarşı köprüden biri olan ve üzerinde 30 dükkânın bulunduğu Irgandı köprüsü, 1442 yılında yapılmıştır. Bursa' da yapılan 25 kadar handan bugün 13 tanesi ayakta kalabilmiştir.
Bursa, 1453'te İstanbul'un fethine değin Osmanlı'nın kuruluş dönemindeki başkent konumunu korumuş ve sürekli gelişmiştir. Ancak Edirne'nin Murat Hüdavendigar zamanında başkent olması ve Osmanlı Ordusu'nun Rumeli'ye geçerek tutunmasından sonra; Bursa ümeranın ve Türkmen akıncılarının gaza üssü olmaktan uzaklaşmış, giderek önemini yitirmeye başlamıştır. Bununla beraber, gerek ekonomik gelişmesi, gerekse Anadolu seferleri için zorunlu bir merkez üs niteliğini koruması açısından geleneksel başkent sayılma konumunu sürdürmüştür.
İstanbul'un fethi ile Bursa Marmara Bölgesi'nde çarşı, pazar ve hanları ile önemli bir ticaret merkezi; medreseleri ile kültür şehri olarak önemini devam ettirmiştir.
Osmanlı Dönemi Bursa’sı kaplıcalar açısından da zengin bir kenttir. Kaplıcalarla ilgili en erken bilgi M.S. 82 yılına kadar iner. Bursa hamamlarının Türklerden önce Romalılarca yapıldığı yazılı belgelerde yer almaktadır. 1927 yılında Bursa'da 50 hamam varken, günümüzde ancak 37 tarihi hamam ayakta kalabilmiştir.
1839'da Bursa, Hüdavendigar Vilayeti'nin merkezi olurken Bilecik, Kütahya, Karesi (Balıkesir), Karahisar (Afyon) ise bağlı sancaklardır.
CUMHURİYET DÖNEMİNDE BURSA
8 Temmuz 1920'de Bursa'nın Yunanlılar tarafından işgalinden sonra, 11 Eylül 1922'de yeniden Türk egemenliğine geçmiştir. 29 Ekim 1923'te ilan edilen Cumhuriyet ile birlikte Bursa şehri kültür, sanayi ve tarım merkezi olarak gelişmesini sürdürmüştür.

Cumhuriyet dönemiyle birlikte planlama çalışmalarına başlanan şehirde, 1960'lı yıllardan itibaren sanayinin önemi artmış, kentin nüfus ve kentsel gelişimi hızlı bir değişime uğramıştır. Coğrafi konumu, tarımsal, ticari ve sanayi potansiyelinin yüksek oluşu kentin çekiciliğini her dönem korumasını sağlamaktadır.
Hızlı sanayileşme, göç ve nüfus artışı beraberinde çevre kirliliği, kaçak yapılaşma, işsizlik, suç oranının artması gibi dünyanın büyük metropollerine özgü birçok kentsel sorunu da doğurmuştur.
Bu sorunlarla mücadele etmek için 1990'larda başlayan bir hareketle yerel, ulusal ve uluslararası kaynaklardan yararlanarak içme suyu, kanalizasyon, ulaşım, eğitim, çevre kirliliği, güvenlik, sağlık ve istihdam gibi konularda önemli adımlar atılmaya başlanmıştır.
Sivil toplum örgütleri, özel sektör, üniversite ve vatandaşların giderek artan duyarlığına cevap verebilmek için yeni parklar, binalar, kültür merkezleri, çevresel yatırımlar ve kentsel düzenlemeler yapılmaktadır.
1 Ekim 1925’te temeli atılan Bursa Dokumacılık Fabrikası (İpekiş) 1927 yılında hizmete açılmıştır. İpekiş, Kültürpark'ın bitişiğinde 32 dönüm arazi içinde, tarihi binalarıyla müze gibi bir kuruluştur. Bursa yöresinde koza üretiminin ve ipekböcekçiliğinin teşviki amacıyla Mustafa Kemal Atatürk'ün talimatıyla İş Bankası tarafından yaptırılmıştır.
1933 – 1937 yılları arasında uygulanan 1. Beş Yıllık Sanayi Planı'nda tekstil, kendir-kesen, demir-çelik, porselen-çini, klor, suni ipek, selüloz ve kağıt tesisleri, şeker, süngercilik ve gül sanayileri gibi alanlar yer almıştır. Bu kapsamda, 1938 yılında Bursa Merinos Fabrikası ve Gemlik Sunğipek Fabrikası kurulmuştur.
Sümerbank Merinos Yünlü Sanayi Dokuma Fabrikası, Türk ekonomi tarihinin simgelerinden birisi haline gelmiş tekstil fabrikasıdır. İsmet İnönü tarafından 28 Kasım 1935'te temeli atılan fabrika 2 Şubat 1938 günü Atatürk tarafından işletmeye açılmış ve Türk sanayisinin en büyük fabrikalarından birisi olmuştur.

Ülke tekstilinde Sümerbank iplik üniversitesi olarak tanımlanırken, Merinos’a da Yünlü Fakültesi yakıştırması yapılmıştır. Kapatılana kadar Türk Silahlı Kuvvetleri için giysi üretimi yapmaya devam eden Merinos, 2004 yılında Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından kapatılmıştır. 2004 yılında fabrikanın arazisi ve üzerindeki gayri menkuller ücretsiz olarak Bursa Büyükşehir Belediyesi’ne tahsis edilmiştir.
Günümüzde Merinos Kentsel Dönüşüm Projesi adı verilen bir projeyle Merinos tesislerini yeniden kente kazandırmak için çalışmalar sürmektedir. Proje, açık arazinin Merinos Kültür Parkı adıyla yeşil saha olarak düzenlenmesini; Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi adıyla İstanbul Lütfü Kırdar Kongre Sarayı’ndan daha büyük bir kongre merkezi inşasını; bölgede Ulusal Tekstil Müzesi, Modern Sanat Müzesi ve Spor Müzesi oluşturulmasını içeriyor. Projeye göre Merinos Tesisleri’nin müdür evi, iplik işletmesi, tabldot salonu, su kulesi, soğutma kulesi, puantörlük yapıları korunacak.
1935 yılında Gemlik’te temeli atılan ve 1938 yılında hizmete açılan Sunğipek Viskon ve Selefon Fabrikası, zamanla teknolojinin eskimesi sonucu üretimini durdurmuş, 1997 yılında özelleştirme kapsamında Sümer Holding bünyesinde satışa sunulmuş, 1998’de Tekel’e devredilmiştir. 2002 yılında da, 293 dönümlük araszisi Uludağ Üniversitesi’ne devredilmiştir. 2006 yılında, Asım Kocabıyık Kültür Eğitim Vakfı’nın katkılarıyla Gemlik Asım Kocabıyık Meslek Yüksekokulu olarak faaliyet göstermeye başlamıştır.
Cumhuriyet döneminde ulaşım ağı da yaygınlaştırılmış, yabancı şirketilerin yönetiminde bulunan demiryolları devletleştirilmiş ve yeni demiryolları yapılmıştır. Bu kapsamda, 1931 yılında Mudanya – Bursa hattı, satınalma yolu ile devletleştirilmiştir.

FİZİKİ ÖZELLİKLER
Bursa ili, turistik nitelikteki doğal kaynaklar bakımından oldukça zengindir. Bunlar içinde; kaplıca türü jeotermal şifalı su kaynakları ve doğal güzelliği olan gezi ve mesire yerleri, deniz kıyısındaki plajları inceleyebiliriz.
Turizm potansiyeli açısından İstanbul'dan sonra en önemli merkezlerden olan Bursa, tarihi eserlerinin zenginliği ile gözleri kamaştırmaktadır. Bursa ve İznik, erken Hıristiyanlık ve Osmanlı döneminin eşsiz eserleri ile süslüdür.
Türkiye'nin kış turizmi merkezi olan Uludağ Kayak Merkezi, Bursa'ya 40 dakika uzaklıktadır ve kış turizminin bütün olanaklarına sahiptir.
Marmara Denizi kıyıları uzun yıllardan beri bütün Türkiye'nin tercih ettiği tatil yöreleridir.
Uludağ Milli Parkı günübirlik turizm, kampçılık ve trekking için ideal bir ortamdır. Uludağ etekleri, özel araçları ve cip safari ile geziye çıkanlara sihirli güzelliklerini sunar. Pek çok keşfedilecek yer arasında Bursa ilçelerinin tabii güzellikleri, çağlayanları, mağaraları ve otantik Osmanlı köyleri yer alır.

BURSA’NIN COĞRAFİ KONUMU, DOĞAL YAPISI VE ÖNEMİ
Bursa, Marmara Bölgesi'nin Güney Marmara bölümünde 40 derece doğu meridyeni ve 28-30 derece kuzey paralel daireleri arasında yer almaktadır. Türkiye’nin 4. büyük kentidir. Bursa ili kuzeyinde Marmara Denizi ve Yalova, kuzeydoğuda Kocaeli ve Sakarya, doğuda Bilecik, güneyde Kütahya ve Balıkesir illeri ile çevrilidir.
Şehrimiz Uludağ'ın yamaçları boyunca kurulmuş ve gelişmiştir. Çok eski yıllardan bu yana büyük kültürlerin beşiği olmuştur. Hitit, Lidya, Frigya, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı kültürleri Bursa’da izlerini bırakmıştır.

Kent, Bizanslılar'dan alındıktan sonra özellikle Osmanlı Başkenti olarak büyük bayındırlık çalışmalarına sahne olmuştur. Bursa, özellikle 1940'lardan sonra ovaya doğru genişlemiştir. Birinci derece deprem kuşağı üzerinde bulunan ilimiz, 1855 ve 1905 depremlerinden büyük zarar görmüştür.

Bursa, Osmanlı başkenti olduktan sonra hızla gelişmiş ve Ortadoğu ülkelerinden Anadolu'yu aşarak gelen yollar, bu merkeze doğru yönelmiştir. Bunun sonucunda kent 15.yy'da dünyanın başlıca ticaret, sanayi ve kültür şehirlerinden biri haline gelmiştir. Bazı kaynaklara göre nüfusun o dönemde 100.000'i geçtiği belirtilmektedir.
İlimizin rakımı 155 m, yüzölçümü 10.819 km2 dir.
Bursa kaplıcaları, Roma Dönemi'nden beri kullanılan sağlık merkezleridir. Bursa içinde Çekirge semti bir kaplıcalar merkezidir. Bursa ilçelerinin çoğunda da kaplıcalar yılın her döneminde büyük rağbet görür.
İznik ve Uluabat (Apolyont) gölleri yüzme, kano ve sörf gibi su sporları için ideal alanlardır.
Bursa'yı tanımak için kent içinde en az iki gün konaklamak gerekir. Tabiat güzelliklerini tanımak tamamen arzuya bağlıdır. İlk ve Orta çağın en önemli merkezlerinden biri olan İznik'e bir gün ayırmak gerekir. Bursa, bütün zenginliklerini keşfe çıkan Türkiye ve Dünya insanlarını ünlü konukseverliği ile ağırlamaktan gurur duyan insanların yönettiği her zevke hitabeden konaklama tesislerine sahiptir.
Göller: Bursa'mız sınırları içinde iki önemli göl bulunmaktadır. Bunlardan biri Marmara Bölgesinin en büyük gölü olan İznik Gölü (298 km2) ve bir diğeri de Uluabat Gölü'dür (134 km2).
Akarsular: İlimizin en önemli akarsuyu Susurluk Çayı'nin bir kolu olan Nilüfer Çayı'dır. Uludağ'ın güney yamaçlarından doğan ve gene Uludağ'dan kaynaklanan birçok küçük dere ile beslenen Nilüfer Çayı, Bursa Ovasını sular. İlimizdeki diğer önemli akarsular ise Mustafakemalpaşa Çayı, Göksu Çayı, Kocadere, Karadere ve Aksu deresidir.
Ovalar: Bursa topraklarının %17’sini ovalar oluşturmaktadır. Bunlardan en önemlisi Bursa Ovası'dır. Verimli topraklarıyla Yenişehir, İnegöl, Karacabey, Orhangazi ve İznik ovaları da bitkisel üretimin yoğunlaştığı yerlerdendir.
Ova
Yüzölçümü ( km2 )
Bursa
365
Mustafakemalpaşa
193
Karacabey
537
İnegöl
150

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder